benim genel olarak gördüğüm şey şu -duyuruna verilen bir kısım cevaplardan da bunu görebiliyorum zaten- : insanların siyaset söz konusu olunca futbol fanatikliği/holiganlığı tutuyor nedense -türkiye'de- ve benim asıl sığ bulduğum şey de bu.
zaten şu anda hiçbir parti tam anlamıyla benim kafamdakileri karşılamıyor misal, hatta kafamda olan en uç fikirleri destekleyen bir yapı dünyada belki çok ufak komünlerde falan vardır, ha tabi işi gücü bırakıp nereye gidiyorsun diye sorarlar adama the beach tadında -boka da sarabiliyor tabi, görüyoruz :D - neyse, insan böyle kusurlu bir canlı olduğu sürece, zaten ne dünya ne de evren -gittikçe diğer gezegenlere de bulaşacağımız için, sanıyorum- huzurlu olamaz. zaten hayat da huzurlu değil. insanlarla ilişkilerimizin hiçbirinde fikir ayrılığı yaşamadan durabiliyor muyuz? hayır. çocuk solcu/sağcı oluyor, ailesi sağcı/solcu, yani tamamen zıt. daha kendi yetiştirdiğimiz çocukla anlaşamıyorken, bizi yetiştiren analarımızla babalarımızla anlaşamıyorken, aile içinde, arkadaş ortamında farklı düşüncelere sahip olmak, farklı partilere üye olmak/oy vermek normalken, sevgilimle ile aynı partiye oy veremiyoruz! dersen, ben buna first world problem, derim, derdini skeyim butonu ararım, falan. yani sorun olmaz. ha bak şu sorun olur: siyasette holiganlık yapıldığı sürece, düşünceler ilkel seviyede olduğu sürece, araştırılmadığı ve okunmadığı sürece, her fikir çiğ kalacağından, karşındaki insan senin hayatının hangi yerinde olursa olsun, kalbinde ne kadar yer kaplarsa kaplasın, tartışacaksınız, anlaşamayacaksınız. karşılıklı iki kişi de olgun olduğu sürece, mantık sınırları içerisinde tartışabildiği ya da tartışmayı tercih ETMEDİĞİ sürece, bu tip ilişkilerde bir sorun olmaz. ki zaten ülkecek siyaset konusunda olsun, din konusunda olsun, kafayı yemişiz. hepimizin de kafası karışık. şimdi bir partinin üyeleri yolsuzluk yaparken fanatikçe onu savunursan, ben seninle tartışmam bile, fanatiksindir çünkü. ha belki denerim, "yolsuzluk kötü bir şey." demeyi ama, bir insanı nereye kadar mantığa davet edebilirsin ki? ama oturur da sakin sakin olayları irdelerse karşımdaki kişi, "siyasi idealardan bağımsız olarak" kalkıp da "yolsuzluğun iğrenç bir şey olduğunu" kabul ederse, suçluların cezalandırılmasını talep ederse, zaten o kişiylr herhangi bir problemim kalmaz, aynı partiye oy vermemiş olsak da, kötülüklerin iç yüzünü beraberce görmüş oluruz, bu kadar.
şimdi bazı arkadaşlar şu bakımdan haklı: "çalıyor ama çalışıyor da diyen adamla anlaşamam." ama şu kişinin yaptığı fanatikliği siz de ona yaparsanız -ki bu tırnak arasındaki anlaşamam'lı cümle de bunlardan biri- en az karşıdaki kadar hatalı durumda kalırsınız. bu kadar basit. ben böyle düşünen bir insanı dediğim gibi bir süre mantığa davet etmeye çalışırım, sinirlenmeden, sakin sakin. ama sonrasında -eğer karşımdaki sevgilimse, sonuçta seviyorumdur- "bizim sevgimizden üstünler mi lan?!" der, sevgilimi de kendimi de bu siyaset batağından çeker, evimizin çifti, çocuklarımızın ebevenyleri oluruz, pembe panjurlu evde otururuz, falan. :D
ha oy vermeye her türlü gideriz tabi, ama kime niçin oy verdiğini de onun vicdanına bırakırım. vicdan hakkaniyetlidir, her insanın içinde bir yerde vardır. bir gün bir yerde, onsuz olduğunu düşündüğün herhangi bir kişi bile vicdanına insiyatifi bırakıp, adaletli kararlar verebilir. eyyorlamam bu kadar.
0